Hayatınız boyunca uyguladığınız kalorisi kısıtlı diyetler, sıvı beslenmeler, aç kalınan gün boyu salata/sebze ile beslenilen diyetler, protein kürleri, detokslar.. Sağlığımızı bulmaya çalışırken vücudumuza verdiğimiz zararlar. Yıllardır, beslenme kişiye özel olmalıdır dediğimiz vücudunuzun ihtiyacı olan beslenme şeklini bulabilmek için öncelikle bedeninizi tanımanız, metabolizmanızı, genetik yatkınlığınızı bilmeniz gereklidir. Metabolizma; insan vücudunun yaşamsal fonksiyonlarına destek olmak için, tükettiği besinlerin hücreler tarafından yakılması anlamına da gelir. Metabolizma vücudun alınan kaloriyi enerjiye dönüştürmesidir. Otoimmün hastalıkların varlığı, düzensiz hormon sistemi, düzensiz uyku, hareketsiz yaşam, beslenme şekliniz metabolizmanızı olumsuz etkiler.
Diyet Tipleri
Yıllardır DSÖ tarafından önerilen beslenme tarzı Akdeniz tipi beslenme. Akdeniz diyeti genel olarak taze sebze ve meyveler, sert kabuklu yemişler ve tam tahıllar gibi bitkisel kaynaklı besinler ile ve yemeklik yağ olarak zeytinyağının baskın tüketildiği, hayvansal kaynaklı besinlerdense balık ve beyaz etlerle ve süt ürünlerin (çoğunlukla yoğurt ve peynir) orta düzeyde, kırmızı ve işlenmiş etlerinse düşük seviyede tüketildiği bir beslenme tipi olarak tanımlanabilir. Akdeniz diyetinin tüm nedenlere bağlı ölüm ve hastalık oranlarını azalttığı biliniyor. Kanser, kalp damar hastalığı, metabolik sendrom, şişmanlık ve şeker hastalığı riskinin azaltılması Akdeniz diyetinin başlıca sağlık etkileri arasında gösterilebilir.
Düşük karbonhidratlı, yüksek yağlı (LCHF) diyetler; Atkins, Dukan ve son zamanlarda ketojenik diyet gibi pek çok versiyonu bulunuyor. Bu diyetlerin ortak yanı aynı tüketim modellerine sahip olmaları; çok düşük karbonhidrat alımı (günde yaklaşık 20-50 g), yüksek yağ ve orta düzeyde protein alımı. Yapılan araştırmalar kişiye özel bir planlama ile LCHF diyetinin epilepsili insanlar için etkili bir tedavi yöntemi olabileceğini ve tip 2 diyabetin yönetimine kısmi olarak yardımcı olabileceğini gösteriyor.
DASH diyeti; İngilizcede “Dietary Approaches To Stop Hypertension” sözcüklerinin kısaltmasıdır. “Yüksek tansiyonu durdurmak için diyet yaklaşımları” anlamına gelmektedir. Güncel bir araştırma, günlük sodyum alımının 1500 mg ile sınırlandığı, yani düşük sodyumlu DASH diyetinin, standart DASH diyetine nazaran kan basıncının düzenlenmesinde daha etkili olabileceğini gösteriyor. DASH diyetinin kemik sağlığına olan etkisini inceleyen araştırmalar, DASH diyeti ve bu diyetle birlikte azalan sodyum alımının kemik mineral yoğunluğunu iyileştirebileceği ve kemik kaybı ve kırık riskini azaltabileceğini gösteriyor.
Detoks diyetleri; şeker veya kafein gibi belirli besin bileşenlerinin tüketimini sınırlarken, ağırlıklı olarak sebze ve meyve (genellikle organik tercih edilebilir) tüketimine odaklanır.Toksinler insan organizmasından, karaciğer ve böbrekler yoluyla uzaklaştırılır, bu organlar bu toksinleri, diyetten bağımsız normal fizyolojik işlevlerinin bir parçası olarak metabolize eder ve vücuttan uzaklaştırır. Üstelik, bu diyetlerin bir kısmı çok fazla meyve ve sebze yemeye teşvik ediyor olsa da yalnızca sebze ve meyvelerden oluşan bir diyet, optimum sağlık koşullarımızı sürdürmemiz için ihtiyaç duyduğumuz tüm besin ögelerini sağlayamaz.
Glıtensiz diyetler; Harvard Üniversitesi’nde yürütülen ve 110.000’dan fazla gluten enteropatisi veya intoleransı olmayan sağlıklı bireyin 25 yıl süre ile izlendiği, araştırmada, en fazla gluten tüketen ve en az gluten tüketen bireylerin, kalp krizi geçirme sıklığı arasında anlamlı bir fark bulunmamış ancak gluten dolayısıyla tam tahılları tüketmeyen bireylerin kalp hastalığı geliştirme risklerini arttırdığı gösterildi. Amerikan Kalp Birliği’nin 2017’de düzenlediği toplantısına ait raporda ise en fazla glüten tüketen bireylerde şeker hastalığı riskini %13 arttırabileceği bildirildi. Bireylerde, zayıflama amaçlı veya farklı nedenlerle glutensiz diyet uygulamak farklı sonuçlara yol açabilir.
Aralıklı açlıkla kısa vadede sağlanan ağırlık kaybı heyecan yaratırken, yine aralıklı açlığın kısa vadede yol açabileceği hipoglisemi, baş ağrısı, düşük tansiyon uzun vadede ise beslenme bozuklukları, bazal metabolizmanın yavaşlaması, aniden aşırı besin alımı (tıkınırcasına yeme) gibi riskleri tetikleyebileceği bildiriliyor.
Sosyal Medyada Paylaş:
Bunlar da İlginizi Çekebilir
KALP krizi geçirmede erkekler, kadınlardan daha fazla risk altında. İzmirli Endokrin …
Devamını OkuKent Hastanesi Doktorlarına Plaket…
Devamını Oku